Macbook Pro ile İlk Tecrübe!

Büyük bir heyecanla satın almış olduğum Macbook Pro geleli bugün tam 8 gün oldu. Bu süre zarfında “ben bu işi çözdüm!” seviyesinde olmasa da; kendi işimi görecek kadar öğrendim işletim sistemini. Hayatı boyunca Windows kullanmış bir insan olarak; başlarda bir takım sıkıntılar çekmiş olmama rağmen; kısa sürede alıştığımı düşünmekteyim.

Öncelikle belirtmek istediğim olay şu; işletim sisteminden korkmayın! Almadan önce konuya ilişkin gezdiğim platformların çoğunda “ya ben hep Windows kullandım, başka sistemde yapamam. ı-ıh mümkün değil alışamam” tarzında isyanlara rastlamıştım. Aldıktan sonra fark ettim ki; bu isyanların birçoğu yersiz. Zira eğer bilgisayar kullanmaktan zevk alan, yapabileceklerinizin sınırlarını merak edip araştıran biriyseniz; hiç de korkulacak bir şey yok!

OS X ile Geçen İlk Gün

Ürün yeni gelmiş, içiniz kıpır kıpır. Sonuçta o kadar para vermişsiniz! Hele bir de benim gibi Mac’i ilk kez tecrübe edecekseniz, olay daha da cıvıl cıvıl demektir.

Neyse işte..

Hani o cihaz kutudan çıkartılır, ilk kez açılır da; simsiyah bir ekranda beyaz elmayı görürsünüz ya; okkalı bir “ohyş” dedirtir insana. O baştaki heyecanınız kısa süre içerisinde yerini meraka bırakıp “ya şey nasıl yapılıyor acaba?” aşamasına geçirir sizi. Sonuç olarak yıllarca Windows’da öğrendiğiniz kısayollardan tutun da; klavye yerleşimine kadar pek çok şey farklıdır. Ama kesinlikle daha pratiktir, “vaay iyiymiş la!” dersiniz.

İlk gün; güncellemeler, kısayol öğrenmeler ve Mac kullanan bir arkadaşınıza “o nasıl, bu nasıl?” demeler ile geçer. Bu süreçte sizlere tavsiyem; sabır kapasitesi geniş, Mac bilen bir arkadaşınızı tercih etmenizdir. Bunun dışında ilk gün nasıl geçtiği anlaşılmadan biter.

Sonraki Günler

Tebrikler Mac ile ilk gününüzü tamamlayıp, sonraki günlere geçiş yaptınız! Bundan sonra gün içerisinde sık sık “abi adamlar yapmış ya.. Biz senelerce o Windows’u nasıl kullanmışız? Kafamıza sıçayım, kafamıza!” diyecek ve geçen yılları öfkeyle anacaksınız. Hele birde akıllı telefon olarak iPhone kullanıyorsanız, bu anma sürecindeki ahlanmalarınız daha şiddetli olabilir!

Neden mi?

Adamlar öyle bir uyumlu yapmışki cihazları. Kayıtlı WiFi şifrelerinden tutun da; fotoğraflarınıza hatta ve hatta notlarınıza kadar her şey birebir aktarılıyor. Hadi onu geçtim; telefonunuzdan birini arayabiliyor, FaceTime ile görüntülü görüşebiliyor ve SMS atabiliyorsunuz! Kısaca telefonunuz ve bilgisayarınız tam uyumlu çalışıyor. Özellikle FaceTime ve mesajlaşmanın bana sağladığı kolaylığı görünce; “WTF! Allah’ım sana geliyorum!” dediğim yönündeki dedikodular doğrudur, aslı ve astarı vardır.

Öte yandan bu müthiş uyumu fark eden insanlar kısa süre içerisinde Apple’ın diğer ürünlerini araştırmaya, incelemeye hatta ve hatta satın almaya başlarlar. Ben henüz onlardan biri değilim ama ilerleyen süreçle ilgili çeşitli planlamalarım var!

Özetle

Beklediğimi, istediğimi ve her şeyden önce hayal ettiğimi aldım. İçimde en ufak “acaba çok mu para verdik lan?” kuşkusu oluşmadı çünkü ciddi manada hayran kaldım. Zevkler ve renklerin tartışılamayacağı gerçeğini bilen ve bu gerçeğe fazlaca saygı duyan bir insan olarak; bazı insanların “ya yürü be işine apple fanboyu” diyeceğine eminim. Saygım sonsuz! Eminim sizin de kendinizce haklı olan çokça yanınız vardır.

İşte benim Macbook Pro’m ile geçirdiğim ilk 8 günün ardından aktarabileceklerim bu kadar! Zamanla öğrenecek, öğrendikçe paylaşacağım..

Ersin

Napcan kiiii?

You may also like...

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir